3 Şubat 2013 Pazar

Başka.

Başka kokulara mı karışacak kokumuz, başka bakışlara mı aldanacağız, başka şarkılar mı dinleyceğiz, başka insanlarla mı dans edeceiz, başka elleri mi tutacağız, başka sesler mi duyacağız, başka gülüşlerle mi avunacağız, başka omuzlara mı yaslanacağız, başka sabahlara mı uyanacağız ?

Başkalarınımı özleyeceğiz ?

Olmayacak böyle bir şey. Başka kokularda kokumuzu duyacağız. Başka bakışlarda birbirimizi göreceğiz. Başka şarkılarda şarkılarımızı dinleyeceğiz. Başka insanlarda aynı ritimde dans edeceğiz. Başka ellerde ellerimizi tutacağız. Başka seslerde seslerimizi duyacağız. Başka gülüşlerde gülüşlerimizle avunacağız. Başka omuzlarda birbirimize yaslanacağız. Bşka sabahlarda aynı sabaha uyanacağız.

 Başkalarını özlüyor gibi yapıp birbirimizi özleyeceğiz.

Başka başka insanlarda birbirimizi bulacağız. Bizden başka kimse bilmeyecek.

20 Ocak 2013 Pazar

Biri olmalı.

Hani hep "konuşmya çok ihtiyacım var" diyoruz ya, aslında konuşmaya değil herhangi birine ihtiyacımız var. Belki yanında sadece susabileceğimiz biri, belki omzuna yaslanıp öylece duracağımız biri, belki saatlerce kahkaha atabileceğimiz biri, belki aynı şarkıyı aynıanda dinleyeceğimiz biri. En çok böyle biri olmalı. Ne sevgili ne arkadaş. Benim hiç kaybetmekten korkmadığım biri olmalı.

13 Ocak 2013 Pazar

Güven.

Böyle inanılmaz birşey. Güveniyorsun. Onun yanındayken başına hiç bir dert gelmeyeceğini biliyorsun. Birine ihtiyacın olduğunda ilk onun koşacağını biliyorsun. Her zaman her koşulda yanında olacağını bildiğin için güveniyorsun. Alıp içine sokasın geliyor, saatlerce seyredip, sarılasın geliyor. Sonra bir gün amaçsızca gidiyor. Hiç bir şey demeden öylece gidiyor. İçinde kapladığı o yeri bomboş bırakıyor. Ne yaparsan yap yinede dolmuyor. Ölüp duruyorsun.
Hayat işte..
Tekrar güvenebileceğin günü bekliyorsun ve o gün hiç gelmiyor..

12 Ocak 2013 Cumartesi

Belki..


Hani bazen çok güzel bir rüyanın ortasında uyanırız ya. Daha sonra hemen tekrar yatıp o rüyanın devam etmesini isteriz ama bir türlü devam edemeyiz ya..

Belki de o rüyalar devam etse o kadar güzel tamamlanmayacak. Belki de o rüyaları bu kadar güzel yapan yarım kalmaları, tamamlanmamaları..

Bazen beklediğimiz insanlarında o rüyalara benzediğini düşünüyorum.

Belki de o insanları bu kadar güzel yapan ve bizleri bekleten de bazı yarım kalmış duygular. Belki gelseler bu kadar güzel olmayacaklar. Belkide biz onları beklediğimiz için bu kadar güzeller..

9 Ocak 2013 Çarşamba

İnsanlar neden gider ?

İnsanlar neden gider?
Ya da başka bir şekilde sorayım.
Gelirken bile gideceğini kurarken kafasında, neden birinin hayatına girerler? Peki ya biz, bir gün gideceklerini bildiğimiz halde, neden alırız onları hayatımıza? Yok bu soruların cevapları ya da mantıklı değil bilinen cevapların hiç biri. Hayatta bazı sorular var işte bunlar gibi, cevapları yaratılmamış.Belki de unutulmuş, es geçilmiş.
Hiç bir cevap oturmaz üzerlerine; kimisi az gelir, kimisi de fazla.

Bazen de öyle cevaplar yakalarsın ki hayatta,
O cevaba uygun bir soru gelmez aklına.

Cevapsız sorular mı daha iyi, yoksa sorulmayı unutulan soruların cevapları mı? Kafanız karıştı dimi? Benimde. Hikayenin birde şu boyutu var ki; insanlar hep yalan söyler. Mesela, gitmeyeceğim derler, yalan. İyiyim derler, yalan. Seviyorum da derler, o da yalan. Sanırım O insanlar ayna karşısında çalışıyorlar derslerini. Suç bizde değil ki, çok iyi yalan söylüyor şerefsizler.

Ne yapalım biliyor musunuz?
Gelin şöyle savaşsız, yalansız bir hayat kuralım.Gitmeler olmasın hiç, herkes herkesi sevsin. Biri ağladığında ağlayalım hepimiz. Ya da birinin kahkahasını paylaşıp inletelim etrafı. Acının, yaraların, gitmelerin, gelmelerin olmadığı bir evren? İnandınız dimi? İnanmayın.
Ben de yalan söyledim.
-onu diyorum-

26 Aralık 2012 Çarşamba

Gidesim geliyor.

Ne zaman bu sehirden kaçıp gitme isteği gelse, bir köşeye oturup geçmesini bekliyorum; Gidersem dönmem çünkü, biliyorum.
Biliyorum tabi. Gerci gitme imkanım olsa durman ki buralarda. İstanbul insanı fazla yoruyor. Yoruyor yormasınada azcık uzak kalsam da hemen özleyesim geliyor. Nasıl bi şehirsin ki böyle sana kızıp gidesim gelsede yinede sana dönüyorum. Yani bu demek oluyorki ben tilkiyim sen kürkçü dükkanı. Aslında gitsem dönmem ki. Sevdiğim insanlar burda olmasalar dönermiyim. Dönmem dönmem.
 Zaten yavaş yavaş yitiriyorum o insanlarıda.
Öyle anlar oluyorki; içinde bulunduğum durumu kimseye anlatamıyorum. Anlatsam da kimse anlamaz zaten. Çıkıpda biri demiyorki "hadi kalk gidelim bu şehirden kafamızı dinleyelim" galiba bunun olması için biraz beklemeliyim. Birazdan dahada fazla olabilir evet. 
Öyle ya da böyle yine İstanbuldayım, olmaya da devam edeceğim. Ta ki sevdiklerimi yitirene kadar..
"İzmir izmir izmir izmir izmir. " diye sayıklaya sayıklıya uyuyacağım.


Dip not: hadi gaza getirinde gideyim.

zamansız gelen insan.

Yanlış zamanda karşılaştığımız mükemmel insanlar vardır. Bir de doğru zamanda karşılaştığımız yanlış insanlar.
Ben senin için hangisiyim;
Yanlış zamanında ki doğru insan mı ? Doğru zamanda ki yanlış insan mı ?
İkisi de durumuna göre değişiyor tabi, İkisi de doğru değil yerine göre...
Yanlış zamanda gelen mükemmel insanı ben o yanlış zamanda ne edeyim ya da doğru zamanda olan yanlış insanı ya onu ne edeyim. İşte burda büyük çelişki deyim  Aklımı kurcalayan deli deli sorular beynimi kemiriyor. 
Eğer bu yanlış zamanımda gelirsen, "Doğru zamanda nerelerdeydin" demek isterim sevimli sevimli sana bakarken. Azcık da şımarsam benden iyisi yok yani. 
Neyse sayın okurlarım dolu dolu yazıp da sıkmayacağım sizi.
Sizden bahsetmişken ya siz..
Ya siz ne yapardınız böyle bi durumda. Yanlış zamanda bi o mükemmel insanla yanyana olmak mı ? Yoksa doğru zamanda o yanlış insanlamı devam ederdiniz hayatınıza ?